HABERLER
29-03-2017 23:59

HALKIN SORUMSUZLUĞU

HALKIN SORUMSUZLUĞU

Metin KÖSEER’in Köşe yazısı

HALKIN SORUMSUZLUĞU

29.3.2017 - 09:04:02

Bütün hizmetleri yetkililerden beklemek haksızlık olur. Biraz da suçu kendimiz de aramalıyız. Düzce’de herhangi  bir yere hizmet geliyorsa, bir hizmet yapılıyorsa, o hizmeti korumak, o hizmete sahip çıkmak bizlere aittir.

Halk için yapılan bir hizmeti, halk korumalıdır. Ben kırayım, ben dökeyim, yetkililer yine yapsınlar mantığını kafamızdan kaldırmamız lazım.

Her şeyi Devletten beklemek, her şeyi Belediye Başkanlığı’ndan beklemek, her şeyi Valilik’ten beklemek, her şeyi birim ve şube müdürlerinden beklemek haksızlık olur.

Ben sizlere yapılan haksızlıklardan bir kaçını sayayım. Bakalım bana hak verecek misiniz?

Düzce’nin belirli noktalarına çöp bidonları ve konteynırlar yerleştirildi. Biz ne yapıyoruz? Çöp bidonlarına yakıcı maddeler atarak yakıyoruz. Çöp konteynırları burada dururken, çöpü içine değil dışına bırakıyoruz. Bu yetmiyor, çöpü olduğumuz yerde bırakıyoruz. Halbuki iki adım ötede çöp bidonu var. Ama biz yerlere çöp atmayı daha çok seviyoruz. Ondan sonra hizmet bekliyoruz.

Düzce’nin tüm cadde ve sokaklarında inşaat çalışmaları var. Cadde ve sokaklar asfaltlanmış. Biz ne yapıyoruz? Evimize doğalgaz, su veya telefon bağlatacaksak, caddeyi kazıyoruz. Hat geçiriyoruz, ondan sonra molozlarla kazdığımız yeri örtmeye çalışıyoruz. Ondan sonra kazdığımız yerin tekrar asfalt olmasını istiyoruz.

Düzce2nin belirli yerlerinde yasaklar var. Mesela, spor sokak gibi Gaziantep caddesi gibi yerlerde bisiklet ve motorsikletlere binmek yasak. Yasak tabelaları olmasına rağmen ısrarla iki tekerlekli araçlara binerek, bu sokaklara giriyoruz. Birisine bisiklet çarpsa, bu yetkililer nerede diyoruz.

Otobüs duraklarında bekleyen yolcular, durakları pislik ve çöplük içinde bırakıyorlar. Asar deresinin defalarca temizlendiğini biliyorum. Bu dereyi yine halkımız pisletiyor. Asar kenarlarında bulunan durakları bir geziniz. Dereye atılan pislikleri ve çöplükleri bir görünüz. Ondan sonra bu yetkililer nerede diyoruz.

Kaldırımların tertemiz halini görüyoruz. Bu güzelim kaldırımları inşaat yapanlar kırıyor, döküyor. Kah araba yanaştırıyorlar, kah yük boşaltıyorlar. Kaldırım taşları kırılıyor, dangul, gundul oynuyor. Yürürken ayağınız burkulabilir. Bunları yapanları değil, yetkilileri suçluyoruz.

Yine kaldırımlar, arabalar, bisikletliler tarafından işgal ediliyor. Yasak olmasına rağmen, bizim halkımız ısrarla kaldırımları işgal ediyor. Ondan sonra bağırıyoruz, bu yetkililer nerede? İşgal edenlere ses çıkarmayanlar, görevlileri sorumlu tutmaya çalışıyorlar.

Düzce’nin her tarafı sigara izmaritleri ile dolup taşıyor. Yollara, caddelere, kaldırımlara izmarit atmanın yasak olduğunu bile bile izmaritleri fırlatıp atıyoruz. Ondan sonra nerede bu yetkililer, bu pislikleri görmüyor mu diye bağırıyoruz. İzmarit atanlara kimse bir şey demiyor.

Belediye tarafından dikilen elektrik direklerini  ve ağaçları tekmeliyoruz. Hatta ağaçların dallarını koparıyoruz. Hatta elektrik direklerindeki lambalara nişan alarak kırıyoruz. Ağaç altlarına çöp poşetlerini, mukavva kağıtlarını, ayakkabı kutularını dolduruyoruz. Güzellikler kaybolup, çöplükler göz önüne çıkıyor. Ondan sonra bağırıyoruz. Nerede bu yetkililer?

Üst geçitlerdeki asansörleri bozanlar bizleriz. Kaldırımlara çıkma yapan bizleriz. Dörtlü lambaları yakıp, yolu kapatıp alış-veriş yapanlar bizleriz. Yasak olmasına rağmen İstanbul caddesini işgal eden bizleriz. Rastgele bisiklet park edenler bizleriz. Ters yöne girenler bizleriz. İnşaatlardaki pis artıkları yollara saçanlar bizleriz. Dilencilere sadaka verip, arkasından şikayet edenler bizleriz. Yollarda bağıra çağıra yürüyen bizleriz. Kırmızı ışık ihlalleri yapan bizleriz. El kol hareketleri yapan bizleriz. Küfürlü konuşanlar bizleriz. Oturduğumuz yerleri  temizlemeden kalkıp giden bizleriz.

Daha saymak istemiyorum. Vatandaşların bu halini görüp de uyarmayan, onlara yaptıklarının yanlış olduğunu söylemeyen yine bizleriz.  Düzce’de kabadayı çok olduğu için tüm hizmetleri yetkililerden beklemeye devam ediyoruz.

Halkımızın sorumsuzluğu var mı? Yok mu? Siz söyleyin.

Esenkalın…