HABERLER
24-04-2017 23:59

ÇÖP ATAN BİZLERİZ… SUÇLAYAN YİNE BİZLERİZ

ÇÖP ATAN BİZLERİZ… SUÇLAYAN YİNE BİZLERİZ

Metin Köseer'in köşe yazısı

Düzce’nin kalıcı konutlar semtinden bahsediyorum. Bu bölgede yaşayanlardan birisi olarak, buraları çöplüğe çevirenlerden şikayetçiyim. Hatta buraları çöplüğe çevirenleri şiddetle kınıyorum.

Temizlikten bahseden, mangalda kömür bırakmayan, çevreciyiz diyen, çöp atanları yakalarsam diyen bizleriz. Maalesef etrafı çöp yığınına çeviren yine bizleriz.

Anlatırken iyi, konuşurken iyi, çöp atanları kötülerken iyi, bu iyi dediğim kişiler, etrafı çöpe çeviren kişilerdir. Çöp atan bizleriz, milleti suçlayan yine bizleriz.

Yaz mevsiminin yaklaşması sonucu,  eşimle beraber yürüyüş programı yaptık. Sabah erken saatlerde evden çıkarak yürüyüş yapıyoruz.

Sabahın temiz havası, kuşların ötüşü, ağaçların çiçek açması, ortalığın yeşillenmesi, oksijenin ciğerlerine çektiğin kalıcı konutlarda yaşamak ayrı bir zevk.

O sessizlik var ya, o araba gürültüsünün olmadığı, insanların az olduğu, o sakin görüntü var ya, bizleri ve buralarda yaşayanları mest ediyor.

Ne yazık ki, bu güzelliği çöpler ve köpekler bozuyor. İnsanları anlamakta zorluk çekiyorum. İnsanları tanımakta zorluk çekiyorum.

Bu güzelim yeşil alanlara, bu gözle görülen  meydanlara  çöpler atılır mı?

Sizlere inanamayacağınız bir olaydan bahsedeceğim. Bu yaşanmış ve benim şahit olduğum bir olay. Üstelik gözlerimle gördüğüm bu olayı sizlerle paylaşacağım.

Kalıcı konutlarda yaşayan insanlar, çöplerini belirli saatlerde çıkarıyordu. Düzce Belediyesi’nden istekte bulundular. Buralara çöp konteynırlarının konulmasını istediler.

Düzce Belediyesi bu isteği olumlu bularak, her 50 metre aralıklarla ikişer ikişer çöp konteynırı koydular. Bizim bu halkımız, bizim bu insanımız var ya, (herkes dahil değil) çöplerini yine sokaklara atıyor.

Az ileride bulunan çöp konteynırına gitmeye üşenenler, çöplerini poşetler halinde bir taşın kenarına bırakıveriyorlar. Öğlen vakti evden çıktım çarşıya geleceğim. Bir kişiyi gördüm, elinde çöp poşeti var. Bakalım ne yapacak dedim. Gitti, gitti, çöp konteynırına 20 metre kala poşeti kenara bırakıp geri döndü. Çıldırdım, hemen laf attım.

‘’Arkadaşım orada çöp konteynırı var görmedin mi?’’

Hiç sesini çıkarmadan evine girdi. Şimdi çıldırmamak elde değil. Konteynır yok diye şikayetçi olanlar biziz, çöpleri konteynıra atmayan yine bizleriz.

Sabah yürüyüşünde daha neler gördük neler?

Yeşil alanların üzerine, ıssız yerlere, kaldırım kenarlarına, yollara neler atmışlar neler? Koltuk atmışlar, mutfak dolaplarını atmışlar, kartonları atmışlar, poşetler, kağıt parçaları, gazete parçaları, pet şişeleri, ağaç dalları, otlar, sigara paketleri, bidonlar vs. vs. çöpleri atmışlar da atmışlar.

Dikkat ediniz… Bu çöpleri konteynıra ya da çöp alanlarına değil, gelişigüzel sota yerlere atmışlar. Mübarek insanlar, bu güzelim eşyaları atacağınıza yardım kuruluşlarına verseniz olmaz mı? Üstelik siz teslim etmeyeceksiniz, kapınıza kadar gelip alıyorlar.

Nasıl bir toplumuz? Nasıl bir düşünceye sahibiz? Nasıl insanlarız? Neye hizmet ediyoruz? Vallahi billahi insanları çözmek kadar zor bir şey yok.

Herkes  davasında kendini  haklı zannediyor. Herkes yaptığı şeyin doğru olduğunu zannediyor. Yanlış yapsa bile hatasını kabul etmiyor. Doğruyu konuşanları da dinlemiyorlar, kendi bildiklerini yapıyorlar.

Adamın çöp attığını görüyoruz, ben atmadım havasında koşuyor. Bir de başkalarını suçluyor.  Hem çöp atıyoruz, hem şikayetçi oluyoruz. Allah ıslah etsin.

Esenkalın…